4-We're all a little weird.Herkesin bırakamadığı kötü alışkanlıkları vardır. İki haftadır hayatım fazla düzenli gidiyordu, babamın hazırladığı düzen. Annem denen kadını oldum olası sevmemiştim zaten ama bu düzen beni bazen çok sıkıyordu. Kötü alışkanlıklar demişken, itiraf vakti! Dememi bekliyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü kötü alışkanlığımı biliyorsunuz, sigaram. Her ne kadar babamın hayatımı yönlendirmesine kızsam da belki iyi bir sonuca varırım diye sesimi çıkarmıyorum. Ama sıkılırsam bu oyunu bozarım ve tam olarak sıkılma tarihim, saatiyle birlikte: 23.04.2012, 03:23.
"Sana inanamıyorum Chelsea!"
Yüksek ses tonuna karşılık sesimi çıkarmadım.
"Bu iğrenç şeyin ciğerlerini mahvetmekten başka bir halta yaramadığını biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum."
"O zaman artık içmeyeceksin!"
"Beni anlamaya çalışır mısın?"
Artık dayanamamış, ben de sesimi yükseltmiştim. Dakikalardır başımda dikilip beni azarlayan babama sinirle gözlerimi diktim.
"Sadece iki hafta oldu yanına geleli. Nasıl belalı bir kız olduğumu bilmiyorsun ve ben sırf hayatımda birini bu kadar kendime yakın hissettiğim için kusurlarımı aşmaya çalıştım. Ama yapamıyorum, kimse mükemmel değildir. Ben 12 senedir iğrenç bir hayat yaşıyorum baba. Yani hatırlayabildiğim 12 sene. O aptal kadının eve getirdiği p-ç kurulararının bana iğrenç gözleriyle baktıkları evde büyüdüm ben! 10 yaşımda başladım bu velete ve memnunum. Bırakmak istemiyorum, çünkü tek sığınağımdı bu şey. Biliyorum, bana zarar veriyor ama bırakamıyorum. Bana biraz izin ver, biraz kendi halime bırak beni. Çünkü ben gerçekten sıkılmaya başladım."
Az önce yakalandığım balkondan hızla içeri girdim ve kendimi odama kilitledim. Biricik babam beni sigara içerken yakalamıştı. İki hafta boyunca saklayabilmiştim ama maalesef bugün foyam ortaya çıkmıştı. Yatağıma girdim ve hiçbir şey düşünmemeye çalışarak sıkıca gözlerimi kapattım. Sanki sıkıca kapattığımda hemen uykuya dalcakmışım gibi.
***Üstümdeki Iron Maiden tişörtümü düzelttim ve siyah çantamı koluma takıp aşağıya indim. Karşımda her zamanki gibi bir kahvaltı masası duruyordu, bir de not. Çantamı sandalyenin kenarına bırakıp küçük beyaz kağıdı elime aldım.
"Dün gece için üzgünüm, fazla üzerine geldim. Bu konuyu açmamaya çalışacağım ama lütfen kurtul bu şeyden. Acil toplantım çıktı, bensiz kahvaltı yapacağın için üzgünüm. Seni seviyorum kızım, baban."
Onsuz yapacağım ilk kahvaltı değildi ama yine de içimde bir burukluk oluşmuştu. Zilin çalmasıyla kağıdı masaya bıraktım ve meraklı gözlerle kapıyı açtım.
"Günaydın!"
"Burada ne işin var Tanrı aşkına?"
"Seni almaya geldim Chel."
"Evimi nasıl buldun Halley?"
"Oldukça zor oldu aslında, Bay Lerman zor ikna oldu."
"Müdürden evimin adresini mi aldın! Hadi ama ciddi olamazsın!"
"Konu sen olunca oldukça dikkatli, sanırım bu babandan kaynaklanıyor. Baban demişken, tanışmak için sabırsızlanıyorum!"
Şaşkınca beni itip içeri giren Halley'i izliyordum. Nihayet kapıyı kapatma zahmetinde bulunmuş ve onu takip etmiştim.
"Baban yok mu?"
"Hayır, toplantıda."
Aceleyle notu alıp çöpe attım. Şaşkınca bana bakmayı kesmiş ve masaya oturup kahvaltı etmeye başlamıştı.
"Ah, buyurmaz mısın? Ben de kahvaltı yapmak üzereydim!"
İmalı bakışlarımı imalı sözlerimle süslerken gözlerini devirdi ve nazikçe güldü. Fark ettim de, Halley'in olması belki de beni değerli hissettiriyordu. Sonuçta, kim sizin tüm iğneleyici laflarınıza karşı hala sizi evinizden alırdı ki? Üzgünüm millet ama hiç kimse.
***Ders ekmeyi seviyordum. Halley'den kurtulduğum ve aptal, sosyalleşmeye çalışan, seks düşkünü ergenlerden uzaklaşabildiğim tek zaman dilimi, ektiğim derslerdi. Okulumu sevmiyordum, bir sürü s-rtükten ve onların peşinde koşmaya bayılan abazalarla doluydu. Duvara sinmiş, sigaramı bir kez daha içime çekerken gözlerimi devirdim. Belki de ben hayattan zevk almayı bilmiyordum, ya da onlar ailelerinin duymak istemediği kötü şeyleri yapmaktan hoşlanıyordu. Ailelerinin öğrendiğinde süt kesilmeleri ayrı tabii.
"Yeni kız?"
Arkamı dönüp bana doğru yaklaşan kişiye bakmamı güneş engellerken ısrarla bakmaya çalışıyordum. Gözlerimi kıstım.
"Yoksa kötü kız mı demeliyim?"
"Ne istiyorsun?"
"Ben müdürün oğluyum, bana kötü davranmamalısın. Özellikle de elinde sigara varken."
Ellerini göğsünde birleştirmiş, mavi gözleriyle elimi işaret edip gülümsedi. Gözlerimi devirdim ve inatla ona bakarak sigarayı dudaklarıma götürdüm. Çekebildiğim kadar içime çektim ve dumanı suratına üfleyip gülümsedim. Önce gözleri dumanda yandığı için gözlerini birkaç kere hızlıca açıp kapatsa da gözlerini yeniden bana dikti. Tek fark, bu sefer ukala değil sinirliydi.
"Hareketlerine dikkat et sert kız."
"Etmezsem?" Alt dudağımı büktüm ve devam ettim. "Babana mı söylersin?"
Bir müddet gözleri dudaklarımda oyalansa da yeniden gözlerini gözlerime kilitledi.
"Sert görünmeye çalışarak havalı olduğunu mu sanıyorsun?"
"Sence?"
"İnsanları kendinden uzaklaştırmayı kes."
"Bundan sanane. Ah, tabii. Sen müdürün oğlusun, öğrenciler arası iletişim senden sorulur!"
"Neden sürekli ters cevap veriyorsun?"
Kaşlarımı kaldırıp anlamsızca ona baktım.
"Beni sürekli tersliyorsun."
"Madem bundan rahatsızsın, benden uzak dur."
"Zoru severim."
"Sana zoru göstermemi ister misin?"
Kollarını iki yana açarak başını salladı. Elimdeki sigarayı bir kez daha içime çektim ve sigarayı yere atıp Logan'ı boynundan tutup kendime çektim. Dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğimde içimdeki dumanı içine üfledim. Hızla benden ayrılıp öksürmeye başladığında keyifle gülümsedim.
"Sana zorluklarınla iyi günler İletişim Sorumlusu!"
***Yine iğrenç bir Kimya dersinden tüyerken kolumdaki baskıyla sola döndüm.
"Naptın sen Chelsea?"
"Yine napmışım Tanrı aşkına?"
"Loganla uğraştığına inanamıyorum! İyi huylu görünse de, sinirlendiğinde kötü şeyler yapar!"
"Sence bu umurumda mı Halley?"
"Umurunda olmalı, o müdürün oğlu!"
"Peki ya bu umurumda mı?"
"Hey, biraz konuşabilir miyiz?"
Halley'den kolumu kurtarabildiğimde arkamı döndüm. Keyifle gülümsedim ve başımı salladım. Sanırım birileri daha fazla duman istiyordu.
Yazım hatam varsa üzgünüm! Bu arada galiba iyice psikopata bağladım ben ldsjgrşlkserjgklesdrkl