şimdilik konusundan ve karakterlerden bahsedicem. :')
KONU: Bir genç kız var başrolde. İsmi Angel. Onun hayatını anlatmaya çalışıcam.
Kendinizden bir şeyler bulabileceğinizi düşünüyorum.
Doğrular, yanlışlar, iyilikler, kötülükler, yalanlar vs.
Hikayelerim pek uzun soluklu olmadı. Ama bunun olmasını istiyorum.
-Yorumlarınızı eksik etmeyin iyi ya da kötü.
Ben yorumlarınızı okudukça heyecanlanıyorum çünkü.
SİZİ SEVİYORUM.
-Karakterler-
ANGEL BLACK
Sevimli, güzel, çekici ve akıllı. Yerine göre davranmasını biliyor, ailesine ve arkadaşlarına çok önem veriyor.
SKY MATHERS
Angel'in en yakın arkadaşı. Güzel ve alımlı. Eğlenceli. Gülmeyi seviyor ve flörtöz. Bazı şeyleri hiç düşünmeden yapar. Sonucu ağır olsa da.
ED MORGAN
Yakışıklı, çekici ve umursamaz. Yardım etmeyi sever. Arkadaşlarıyla takılmaktan hoşlanır.
BOB DOWN
Yakışıklı, popüler ve ukala. Kızların gözdesi ve hep en iyisini ister.
SCOTT BLACK
Angel'ın kardeşi. Küçük yaramaz diyebiliriz. İnsanları fazla umursuyor ve bu onu üzüyor. Fazla iyi kalpli.
DEBBIE BLACK
Angel'in annesi. Çok iyi ve yaşına rağmen oldukça güzel ve olumlu bir anne. Çevresi tarafından çok sevilir.
-yeni karakterler eklenicek. :) bir iki yorum sonra ilk bölüm. :')
Hazel
Konu: Geri: Kendine inan Perş. Haz. 13, 2013 3:00 pm
Çok tatlı bir hikaye bu Takipteyim canıııım
beyourself`
Konu: Geri: Kendine inan Perş. Haz. 13, 2013 3:07 pm
1
Başım felaket ağrıyordu ve buna ne kadar katlanamsamda bu gece bu projeyi bitirmek zorundaydım. Gözümden uyku akıyordu. Uyumamak için kendimi zor tutuyordum. Ama başladığım işi yarım bırakmazdım. Ve çıkan manzara hoşuma gidiyordu. Emeğimle hazırladığım bu projeyle gurur duyuyordum. Evet her neyse, maketimin üzerine eklemediğim omurgalı hayvan modeli kaldı mı diye bakarken timsahı unuttuğumu fark etmiştim. Evet timsah oyuncağı almayı unutmuştum! Bütün gece uyumadığım yetmezmiş gibi bir de sabah erkenden kalkıp timsah oyuncağı bulmam gerekiyordu. Elimle başımı sıkıp ağrısının biraz azalacağına inandım ama bu asla olmuyordu. Ve artık uyumam gerekiyordu. Saatimi 07.00'ye kurduktan sonra maketimi de odamın en güvenli köşesine koydum. Evdeki herkes yatmıştı. Dişlerimi fırçaladım ve yatağıma yatıp üstümü örttüm. Sanırım iyi bir uyku çekecektim. Yorulmayı sadece bu yüzden seviyorum.
Hayatımda hiç bu kadar iyi uyanmamıştım. Saatin kaç olduğu umurumda değildi, proje de. Nasılsa uykum çok güzel- PROJE! Saat tam 9.30'du ve ben hala yatakta gözlerimi ovuşturuyordum! Saatimin çaldığını duymuştum fakat her şey rüya gibiydi. Projeyi rüyamda gördüğümü zannedip saati kapattığımı hatırlıyordum. Ah! Lanet olsun! Her şey üst üste gelmek zorunda mı? Yataktan fırladım ve hemen banyoya girip yüzüme soğuk suyu fırlattım. Sonra tekrar odama döndüm. Kapıları pat pat açıp kapatıyordum. Üstüme siyah bol bir kazak altına da kot pantolonumu giydim, çantamı sırtıma taktım ve maketi de elime alıp kapıya yürüdüm. Annemin mutfaktan seslendiğini duyuyordum.
"Kahvaltı ha-"
Onu dinlemeden evden çıktım ve hızlı adımlarla maketimin üstündeki diğer hayvan modellerini aldığım dükkana doğru gidiyordum. Ne hızlı adımı? Bildiğiniz KOŞUYORDUM. Bir yandan da maketime bir zarar gelmesin diye saçma sapan hareketler yapıyordum.
Sonunda varmıştım hızlıca içeri girdim ve gözlerimle timsah oyuncağı aradım. Göremedim ve sormaya karar verdim.
"Timsah oyuncağı var mı?"
Adam kafasını olumlu yönde sallayıp rafların arkasından bir timsah oyuncağı çıkardı. O oyuncağı gördüğümde o kadar mutlu hissettim ki projeyi teslim ettikten sonra evime bir timsah almayı düşündüm. Ah şaka yapıyorum. Ücretini ödeyip oyuncağı aldım. Şimdi bunu makete yerleştirmem gerekiyordu. Ve dersin başlamasına sadece 15 dakika vardı. Hemen okula doğru koşmaya başladım. Deli gibi koşuyordum. Maketim benden daha güvendeydi ve bu içimi rahatlatıyordu. Hızımı hiç kesmeden koşuyordum ve yaklaşık 10 dakika sonra okulun kapısından içeri girdim. Bu sefer hedefim sınıftı. Koridorda popomu ateşe vermişler gibi sınıfa koşuyordum. Bir an ayakkabılarımın bağcığının açıldığını fark ettim ve başımı bir saniyeliğine ayakkabılarıma çevirdim. Tekrar kafamı kaldırdığımda çocuğun tekiyle çarpıştım ve maket elimden fırladı. Hem çarpışmanın verdiği sarsıntı hem de bağcıklarım birleşince yere yüzüstü kapaklandım! Bir iki saniye sonra her şeyin farkına vardım. Herkes başıma üşüşmüştü ve maketimin mahvolduğundan emindim. Kazağımı yüzüme çekip ağlamaya başladım! Ağlarken bir yandan da doğrulmaya çalışıyordum. Birinin kolumu tutarak bana destek olduğunu hissettim. Ona baktığımda bu bana çarpan çocuktu! Kolumu çekip maketimin yanına gittim. Bütün oyuncaklar dağılmıştı. Yapraklar, sahte ağaçlar ve yapay yeşillikler... Rezil olmak bile umurumda değildi. Ben bu proje için neredeyse bir aydır uğraşıyordum! Kalabalık yavaş yavaş dağılıyordu. Geriye dönüp baktığımda bir tek o çocuk gitmiyordu. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Sonunda dayanamadım ve maketimin yanına çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kazağımla yüzümü kapatmaya çalışıyordum ve kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Dizlerimi kendime çekip iki büklüm oldum ve daha çok ağlamaya başladım. Koluma dokundu ve "Özür dilerim," diye fısıldadı. Hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Her şey mahvolmuştu. Ve lanet olası herkese rezil olmuştum. Kafamı kaldırdım üzgün görünüyordu. O an onun da başına bunun gelmesini istedim. Ama iki saniye sonra vazgeçtim. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım ve maketimi de alıp okuldan çıktım. Peşimden gelen ya da beni izleyen kimse yoktu. Yeşilliklerin içinde bir banka oturdum ve gözyaşlarımı tutmak için kendimi zorlamadım. Omzumda yanma hissediyordum.
"Hey!"
Gözyaşlarımı silip sesin geldiği yöne baktım. Çarpan çocuk elinde iki kahve -buradan kahve gibi görünüyor- ile yanıma geliyordu. Maketimi uç tarafa koyup yanıma oturdu ve kahveyi verdi. Gülümsemedi. Gülümsemedim. Bir yudum aldım. Ve konuşmaya başladı.
"Çok üzgünüm."
"Ben de."
"İstersen sana ee bu maketi baştan yaparım," dedi. Yapmayacağına yemin edebilirdim. Ya da yapardı ama uyduruk bir şey. O da vicdanını rahatlatmak için.
"Vicdanını rahatlatmaya çalışıyorsun," dedim olgun bir sesle.
"Çünkü hiç rahat değil."
Kahvesinden bir yudum aldı.
"Senin için bir şey yapmak istiyorum," dedi. Heyecanlıydı. Ama benim için hiçbir şey yapamazdı.
"Hiç gerek yok," deyip yerimden kalktım ve maketi aldım. Gerçi artık bir işe yaramazdı.
"Dur biraz." Çantasından kağıt ve kalem çıkarıp numara yazdı ve bana uzattı.
"Senin için yapabileceğim bir şey olursa beni mutlaka ara, lütfen. Lütfen."
Numarayı ne aldım ne de geri çevirdim, ayağa kalkıp çantama koydu. Hiçbir şey söylemeden maketimi de alıp yürüdüm. Bir an önce eve dönmek istiyordum.
Bu arada Sky büyük ihtimalle dersteydi ve niye gelmediğimi çok merak ediyordu. Bu düşünceyle telefonuma baktım ve evet. Tahmin ettiğim gibi bir sürü mesaj vardı. Ve birkaç tane de arama. Sanırım hoca arkasını dönünce aramıştı. Mesajların konusu "nerdesin?" di. Ona yaşananları anlatan uzunca bir mesaj attım ve dersten sonra evime gelmesini söyledim. Yürüyecek halim yoktu. Bir taxi çevirdim ve 10 dakika da eve geldim. Kapıyı annem açtı. Maketimi görünce şok oldu ve bana sarıldı. Yine ağlamaya başladım. Birlikte içeri geçip koltuğa oturduk ve anneme her şeyi anlattım. Beni dinledi ve hiçbir şeyin benden önemli olmadığını söyledi. Gülümsedim. Annemin bugün evde olması benim için bir şanstı. Scott'ı doktora götürmek için izin almıştı. Scott küçük kardeşim. 6 yaşında.
"Ha bu arada anne, Scott nasıl oldu?"
"İyi canım, doktorun verdiği ilaçları kullanacak. Şimdi uyuyor." Kafa sallayıp ayağa kalktım.
“Ben odamdayım, birazdan Sky gelebilir,” dedim yürürken. Ve Sky gelene kadar uyumaya karar verdim.
Yaklaşık yarım saat uyuduktan sonra uyanmıştım. Sky’in gelip gelmediğini merak ediyordum. Henüz gelmemişti. Ama on dakikaya burada olurdu. Yatağımın yanındaki çantayı karıştırıp çocuğun koyduğu numarayı buldum. İsmi de yazılıydı. Ed. Onu çok iyi hatırlıyordum. Küçük kahverengi gözleri vardı, açık renk saçları. Ve çok hoştu. Kapının çaldığını duyunca odamdan çıktım ve kapıyı açtım. Gelen Sky’dı.
“Angel! Çok endişelendim! Neler oldu?” Ona her şeyi anlatacaktım.
“Odama gidelim,” dedim sakin bir sesle. Onun arkamdan geldiğini sanıyordum ama mutfakta annemle konuşuyordu. Bir iki kıkırdama sonrası odama geldi ve ikimizde yatağıma oturduk.
Ona olup biten her şeyi en başından anlattım. Hiçbir ayrıntıyı atlamadım. Timsah oyuncağını, saati kapattığımı, çarpıştığımı, maketimin mahvolduğunu, kahveyi ve numarayı… Hepsini şaşkınlıkla dinledi.
“Seni aptal, sınıfa gelmen gerekiyordu! Mahvolmuş maketini Bayan Writer’a göstermeliydin,” İlk tepkisi buydu. Ve tanrı aşkına Sky sonuna kadar haklıydı! Çok büyük bir aptallık yapmıştım. Sanırım fark etmedim ama beynimden de hasar almışım! Bir an duraksadım ve Sky’a üzgün bakışlar yolladım.
“Çok kızdı değil mi?” dedim. Bayan Writer’dan bahsediyorduk.
“F,” dedi üzgün bir sesle. F Mİ? Aldığım not F. Ve bunu hak etmememe rağmen. Lanet olsun! Maketimi göstermiş olsaydım D alabilirdim.
Derin bir iç çektim.
“Ne kadar iğrenç bir gün.”
“Şu maketini mahveden çocuk, Ed miydi? Anlattığına göre pişman olmuşa benziyor.”
“Evet, Ed. Sanırım. Yani öyle hissettim.”
“Seni biraz gülümsetebilir miyim?” Gülümsedim.
“Ne yapacaksın?” dedim. Hiç heyecanlı görünmediğim kesindi. Öyle değildim.
“Telefon sapıklığı! Ed’i arayacağız,” dedi. Gözleri parlamıştı. Hışımla numaranın olduğu kağıdı elinden çektim ve başımı iki yana salladım.
“Asla!”
“Hiçbir şey anlamaz,” dedi.
“Başka bir konu bulabilir miyiz?” dedim aceleci bir tavırla. Ofladı.
“O zaman ara ve düzgünce konuş. Ondan yardım iste,” dedi.
“Sky. Onunla yakınlaşmamı mı istiyorsun?”
“Evet,”
“Buna hiç gerek yok, gerçekten. Üstelik Bob’dan ayrılalı sadece bir buçuk ay oldu.”
“Seni patates çuvalına sokup yuvarlayabilir miyim? Bob’un umurunda bile değil. Senden sonra on tane kızla çıkmıştır neredeyse. O da senin umurunda değil. Sorun ne?”
“Sorun istememem. Ve her anlattığım erkekle beni yakıştırma,” dedim tavrımı belli ederek. Kollarımı göğsümde birleştirdim.
“Peki, öyle olsun. Sinemaya gidelim mi?”
Gülümsedim.
"Hadi."
Lullaby*
Konu: Geri: Kendine inan Cuma Haz. 14, 2013 9:12 am
vay be! cidden çok hoş olmuş beğendim ve okuyacağım hem dylan var ve ben okumam ha kulahima anlatsinlar hllsprdvm
beyourself`
Konu: Geri: Kendine inan Cuma Haz. 14, 2013 10:12 am
ayyy çok teşekkür ederiiim <3 bir ki yorum daha gelsin koyucam o.o