ÖNEMLİ NOT FALAN HER NEYSE İŞTE: BUNDAN SONRA BENSU'NUN İSMİ HAZEL, BARBARA DEĞİL.
Bölüm 4-The Second Option"Aptal, aptal, aptal."
Gidişinin ardından dakikalardır kendime hareket ediyor, olduğum yerde duruyordum. Hak etmiyordu, benim sevgimi hak etmiyordu. Ben de hak etmiyordum, bunları yaşamayı hak etmiyordum. Bana sürekli acı veriyordu, döndüğünde ise bu acı huzura dönüşüyordu. Tuhaf ama güzel.*********"Geliyorum Hazel!"
Elimdeki göz kalemini makyaj masasına fırlatıp Halley'in yanından ayrıldım ve diğer odaya geçtim. Sanırım bir buçuk saattir odadan odaya koşuyordum.
"Saçım!"
Yüzünü buruşturan Hazel'e baktım. Hemen elindeki maşayı aldım ve saçını dalgalandırmaya devam ettim.
"Candice, makyajım yarım kaldı!"
Yan odadan bağıran Halley'in sesi tüm evde yankılandı.
"Tamamla o zaman, seni dahi!"
Hazel kıkırdadı ve oturduğu yere biraz daha yayıldı.
"Heyecan var mı?"
Hazel dudağını ısırdı.
"Hem de fazlasıyla."
"Neden böyle davranıyorsun?"
Sorarcasına kaşlarını kaldırınca devam ettim.
"Umursamıyormuş gibi."
"Bilmiyorum."
Gözlerini yere dikti ve dudağını kemirmeye başladı.
"Sakin ol, Haz."
Dudağını kemirdiğini işaret ettiğimde kıkırdadı.
"Ben hazırım!"
Dorrit heyecanla odaya girdi. Üstündeki beyaz elbiseyle melekleri andırıyordu. Saçlarını dalgalandırdığında güzelliği daha çok meydana çıkıyordu. Her zaman koyu makyaj yerine sade makyajı tercih ederdi, bu yüz hatlarının ortaya çıkmasını sağlardı.
"Ayakkabıların çok şirin!"
Hazel, Dorrit'in ayağındaki toz pembe topuklulara adeta tapıyormuş gibi bakıyordu. Ben kıkırdarken Dorrit kahkaha atıyordu.
"Candice, göz kalemi süremiyorum! Gözüm acıyor!"
"Biri şuna yardım etsin Tanrı aşkına."
Dorrit cümlemin ardından "Ben ederim!" dermişcesine elini kaldırdı ve odadan çıktı.
"Bitti."
"Ne çabuk!"
"Zaten yarısını yapmıştın Hazel."
Gözlerini devirdi ve bir kez daha kırmızı rujunu dudaklarında gezdirdi.
"Kalk bakalım."
Heyecanla Hazel'in kalkmasını bekledim. Dorrit'in aksine Hazel her zaman koyu makyaj yapardı. Koyu makyajın onu daha seksi yaptığını savunurdu, ki bu doğruydu.
"Harika görünüyorsun Hazel!"
"Teşekkür ederim!"
Az önce boynuma doladığı kollarını benden uzaklaştırırken dizüstü siyah elbisesini aşağı çekiyordu.
"Ayakkabıların çok şirin!"
Onu taklit edip kan kırmızısı ayakkabılarına baktım. Kahkaha attı ve dirseğime vurdu.
"Dalga geçmeyi kes, zaten çok heyecanlıyım."
"Çok da seksi."
Dorrit Halley'le beraber odaya girerken sohbete de girmişlerdi.
"Harika görünüyorsun Halley!"
Hazel çığlık atarak Halley'e sarıldı. Halley, Hazel'den ayrıldıktan sonra kırmızı elbisesini düzeltti ve dalgalı saçlarını omzunun arkasına attı.
"Kızlar, gerçekten mükemmel görünüyorsunuz."
Hepsi gözlerini bana çevirdi. Gülümsedim ve daha sonra üstüme baktım; siyah eşofman ve Nirvana tişörtü. Bunun üzerine hepsi kahkaha attı.
"Hadi kızlar, saat 6'ya çeyrek var!"
"Nancy'i kızdırmayın, hadi."
Hepsini odadan kovalarken onları takip ediyordum. Salona vardığımızda Nancy, toz pembe elbisenin içinde harika duruyordu. Hepimizin gözleri Nancy'deyken Paris araya girdi.
"Ben de güzelim, teşekkür ederim!"
Somurtup koltuğa oturduktan hemen sonra ayağa kalktı ve buz mavisi elbisesini düzeltti. Bunun üzerine hepimiz kahkaha attık.
"Sen bizim Olaylar Kraliçemiz'sin, Paris."
Yanağıma pembe rujunu bulaştırmasına aldırmadan gülümsedim.
"Beni her şeyden haberdar edin, umarım telefonlarınızın şarjı vardır."
Uyarıcı ses tonum sayesinde hepsi el çantalarından telefonlarını kontrol ettiler ve başlarını salladılar.
"O zaman iyi şanslar bayanlar!"
*********
*HazelGürültüye ellerimi kulaklarıma götürerek cevap verirken ayağımdaki topuklular yürümemi zorlaştırıyordu.
"Lanet olsun!"
Halley bana döndü.
"Sorun ne?"
Gözlerimle önümüzdeki kalabalığı gösterdim. Sıkıntıyla yanaklarını şişirdi ve kalabalığı yarmaya devam etti ya da yarmaya çalışmaya.
"Bu taraftan kızlar."
Dorrit'in gösterdiği yöne doğru giderken bir kızla çarpışmıştım.
"Önüne baksana!"
"Bana bak seni küçük s-rtük, canım burnumda ve senin gibi ergenlerle uğraşacak enerjim yok."
"Hazel, sakin ol."
Nancy kolumdan çekerken, Paris bir ton dolusu nasihat veriyordu.
"Kız arkandan bakakaldı."
Halley'in kahkahasına katılırken, diğerleri de arkalarını dönüp kızı arıyorlardı.
"Heyecanlı olduğun için mi sinirlisin yoksa her zamanki halin mi?"
"Elbette ikinci seçenek, heyecanlı falan olduğum yok. Heyecanlanacak bir durum da yok."
İçimdeki ses "Sen öyle san koyu makyaj!" cümlesini haykırırken kaşlarımı çattım.
"Nihayet!"
Geniş ve sayılı kişilerin olduğu alana geldiğimizde hepimiz derin bir nefes verdik.
"Biletler ilk sıralardan kızlar, yani oraya ulaşmamız zor olacak."
Paris'in cümlesi gözümüzü korkuturken taksici aklıma gelmişti.
"Aptal taksicinin aptal sarı hurdası! Bozulacak günü buldu!"
Kızlar kahkaha atarken dün kafe çıkışında gördüğümüz kız yanımıza geldi.
"Merhaba!"
"Merhaba ufaklık!"
Dorrit, küçük kızın yanağını öptü.
"Gelmenize çok sevindim," İri mavi gözleriyle hepimizi süzdükten sonra devam etti. "Ama eksiksiniz."
Anlamsızca birbirimize baktık. Durumu anlayınca araya girdim.
"Diğer arkadaşımız kendini pek iyi hissetmiyor, o yüzden gelemedi."
"Geçmiş olsun dileklerimi iletirsiniz, hoşça kalın!"
Minik elini sallayıp kalabalığa karışırken hepimiz onu izledik.
"İngiliz aksanına aşık olduğum tek kız olacak sanırım."
Dorrit hala kızın arkasından bakarken, Halley de onu onayladı.
"Şimdi bırakın küçük kızı da öne geçelim."
Bunu söylemem üzerine hepsi bana döndü.
"Ne? Daha önemli işlerimiz var!"
-ANCA BU KADAR, ARTIK Bİ DAHA Kİ BÖLÜM KESİN BAŞLIYOR HER ŞEY. YAZIM HATAM VARSA ÜZGÜNÜM, İYİ OKUMALAR!