Elime bir avuç kum aldım. AVUÇ'U HAVUÇ DİYE OKUDUM, NASIL MİĞDE BU DİYOM YA SDFGHJ
Oha partide Daniel... Camille=Cemile sdfghjklş Bence Daniel ile olur, çok sevdim onu la cidden... Daniel ile oldu aq, aşıksın bi sus.. Kanka mükemmel olm lan, ben bunu aşırı sevdim ve bunu 100. söyleyişim.............. DEVAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAM
-8- Ve şeytan o kadar iyiydi ki, insanların tüm günahlarının sebebi olmayı kabul etti.
*-*-*-*
Elimdeki plastik bardaktan geriye sadece ufacık parçaları kalmıştı. O kadar sinirliydim ki. O Camille denen sürtüğü elime verseler atomlarına bile ayırırdım. O siyah kıvırcık saçlarının her bir telini boğazına dolardım. Dişlerini tek tek söküp burnundan geri takardım. Poposunu büyük bir zevkle parçalardım. Vs.
Şuan karşımda Daniel’ e resmen sarkıyordu. Beraber gülüşüyorlar. Beraber yemek yiyorlardı. Camille Daniel’ e elleriyle yemek yediriyordu resmen. Ayağa kalktım. Yemek tabağını da elime aldım. Normalde benim tabağımı Andrew götürürdü ama bu sefer başka planlarım vardı.
Camie ve Daniel’ in arkasından geçerken tabağımı ‘yanlışlıkla’ Camie’ nin üzerine döktüm. Hem de hepsin. Domates soslu makarnamı ve diyet kolam artık Camie’ nin saçları ve omuzlarındaydı. Dudaklarımda hafif bir gülümseme oluştu. Camie çığlık atarak ayağa kalktı. Tabağımı masaya koydum.
“Sen ne yaptığını zannediyorsun ya!? Dikkat etsene biraz.” Yüz ifademi hiç bozmadan cevap verdim.
“Senin üzerine yemek döktüğümü zannediyordum. Saçlarındaki domates sosuna bakacak olursak bence başardım. Sence?” Camille çok sinirlenmişe benziyordu. Üzerime saldırmamak için kendini zor tuttuğunu fark ettim. Gelse bile benim için bir şey değişmezdi. Kazanan taraf her zaman ben olacaktım.
“Böyle aptalca bir şeyi neden yapıyorsun? Orta okulda değiliz.” Gülümsedim. Etrafımızda bir sürü kişi toplanmıştı. Camie’nin bu sözüne herkes oo ‘ladı. Saçmaydı.
“Eğer bu olayda aptal bir şey varsa o da sensin. Seni bilmem ama ben hiç bir zaman aptalca bir şey yapmadım.”
Camille üzerime yürümeye kalktı ve işaret parmağımı kalbine koydum ve ittirdim. Sendeledi.
“Bana sakın bulaşma seni sürtük. Yanan sen olursun.” Ona doğru gülümsedim. Arkamı dönüp kızlar tuvaletine girdim. Çantamdan rujumu alıp tazeledim ve birden kızların bağırdığını duydum. Ardından bir erkek sesi özür diliyordu.
Arkamı döndüğümde Daniel’ in kızlar tuvaletine girdiğini gördüm. Ona doğru o donuk bakışlarımdan attım. Ellerimi göğsümde birleştirdim. Daniel’ in konuşmasını bekliyordum. Sonunda dayanamadım.
“Ee buraya tuvalete girmeye mi geldin? Konuşsana.”
Güldü. Gamzesi çok güzeldi. Sonra kötü bir şey hatırlamış gibi suratını buruşturdu.
“ Neden böyle bir şey yaptın Adelia?”
Omuz silktim.
“Dengemi kaybettim. Olamaz mı?” Bana yaklaştı. “Dengeni kaybetmediğini ikimizde biliyoruz. Hatta herkes biliyor. Neden böyle bir şey yaptın?”
Gözlerine baktım. “Canım istedi yaptım. Bundan sanane? Ah doğru Camie senin sevgilindi değil mi?” Opss son cümleyi hiç söylememeliydim sanırım. Güldü. Biraz daha yaklaştı şimdi aramızda 1 adım kadar mesafe vardı.
“Hayır Camie benim sevgilim falan değil. O sadece benim arkadaşım.” Gözlerimi devirdim. Tabi ya bende bun inanmıştım zaten.
“Eminim ki öyledir.” Kaşlarını çattı.
“Sana yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?”
“Söylediklerinle yaptıkların çok çelişiyor Daniel.” Daniel şaşırmıştı.
“Ne yani dışarıdan sevgiliymişiz gibi mi duruyor?” Gözlerimi devirdim. Bu çocuk salak mıydı?
“E yani. O kadar flörtleşmeden sonra.”
“Saçmalama ben asla Camie ile flörtleşmedim.” Sinirlendim. Daniel benimle dalga mı geçiyordu?
“O senin ağzının içine düşüyor ama!! Tabi sen salak olduğun için fark etmiyorsun.” Çantamı aldım tam çıkıyordum ki Daniel kolumdan tuttu.
“Bir dakika yoksa sen beni mi kıskandın?” Sinirle ona baktım.
“Ne kıskanması ya? Ne kıskanması, parçalarım onu o kadar.” Saçmalamış mıydım? Kesinlikle ve ağzımdan bir şeyler kaçırdığımı fark ettim. Daniel gülümsüyordu. Ve gamzesi. Hemen buradan gitmeliydim. Kolumdaki elinden kurtuldum. Koşar adımlarla arabama bindim. Tam okul kapısından çıkıyordum ki aynaya baktım. Daniel okul bahçesine kadar arkamdan gelmişti ve şimdi bana göz kırpmış içeri gidiyordu.
Gülümsedim. Bu çocuktan belki biraz hoşlanıyor olabilirdim. Belki biraz. Tamam, belki daha fazla. Ama bundan fazlası olmayacaktı. Buna izin vermeyecektim.
Arabayı hızla eve sürdüm. Eve geldiğimde arabayı garaja park ettim. Evden içeri girdiğimde muhteşem et kokusu burnuma geldi. Çantamı bırakıp bahçeye gittim.
Adrian ve arkadaşları barbekü partisi yapıyorlardı. Uzun zamandır yapmıyorlardı. Arkadaşlarının çoğu bana selam verdi. Adrian bana bakıp gülümsedi.
“Naber huysuz cadı.” Ona uzaylıymış gibi baktım. Adrian? Huysuz cadı? Aynı cümle içinde bile kullanamıyorum. Bu çocuğa ne oldu be? Beyin nakli falan mı yaptılar acaba? Neyse bozmamaya karar verdim.
“Açım biraz, senden ne haber?” Adrian bana bakıp gülümsedi.
“Bende açım neyse az kaldı etler pişince gönderirim sana da.” Gülümsedi. Bu tarihi bir an olmalıydı. Adrian ve ben İYİ ANLAŞMIŞTIK, KONUŞMAMIZ DA 1 KERE BİLE KAVGA ETMEMİŞTİK.
Sanırım ölecektim. Yani başka açıklaması yoktu.
“Tamam, ben odama geçiyorum.” Adrian gülümsedi ve kafasını salladı. Sonra telefonu çaldı. Tam odama gidiyordum ki Adrian'ın telefonda konuşmasını duydum.
“Alo Daniel neredesin? Okulda mı peki gel hemen bekliyoruz.”
Bunları duyduktan sonra birden duydum. Bu Daniel’ in o Daniel olması mümkün müydü? Elbette ki mümkündü Adrian herkesi tanırdı.
Hemen odama çıktım. Sinirlenmiştim. Eğer o Daniel ise? Düşünmek istemiyordum.
arkdşlr görüldüğü üzere okunmuyor, üzüldüm ama baş edebilirim :D bu hikayeyi çok seviyorum evet ama okunmuyorsa size zorla okutacak değilim hem ygs lys dersleri derken vaktimin olacağını hiç sanmıyorum o yüzden kilitlenip arşive konulmasını rica edecektim hikayemi okuyanlara teşekkür ediyorum vs. ok kib by