karıştırdı la neyse olur böyle hatalar sonuçta ha şevval ha selen biz onunla bir bütünüz asdfghj buradanda damara bağladım neyse evet
TEK BAŞINA ÇİFT KİŞİLİK DEV KADRO ASDGH abi bari sayıyı artıraydın çift kişilik dev kadro demek HLL SPR DVM yerim lan o neyse tamam o zaman sadece 2niz okusanız bile yazacağım
ufff quardasim süper olmuş lan harika bayıldım daha çok yazman lazım ne biçim gelistin inanamiyorum aferin pij devam <3
saol quardsiim hee yaa daha çok yazmam lazım ama üşeniyorum ya valla bıktım artık geliştim ha ? oha bunu senden duymak çok mega süper birşeey, lan daha beraber bölüm yazdığımız günler dün gibi .. saolasın büyük pij sayende
*-*-*-* Kan Sadece kan görmek istiyordum. Benim kanımı görmek , ölmek istiyordum. Bu nihatet gerçekleşmişti. Ve hemofili olan bir kız için bu oldukça acınası bir durumdu. *-*-*-* Kapıyı hızla çarptım. Koşar adımlarla hastaneye giderken birden durdum ve arkama döndüm çocuk da arabadan inmiş peşimden geliyordu. “Sen, şu parayı alıp taksiye biniyorsun. Ve doğruca okula gidiyorsun. Bu olaydan da kimseye bahsetmek yok. Bahsedersen sonuçlarına katlanırsın. Anlaşıldı mı ?” Cüzdanımdan 50$ ı ona uzattım. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. “Sen kafayı mı yedin. Her ne kadar bu olayı abartsanda seninle geleceğim. Ayrıca senin parana ihtiyacım yok.” Bu çocuk kendini ne zannediyordu? “Tamam 100$ mı istiyorsun? Ne kadar istiyorsun? Senden sadece gitmeni istiyorum.” Cüzdanımdan 100$ dolar çıkartıp çocuğa uzattım. O ise parayı aldı. Ardından cüdanımın içine koydu ve bana uzattı. “Ben para falan istemiyorum sadece kendimi bunu için suçlu hissediyorum. Yanında olmak istiyorum hepsi bu.” Şaşırmıştım. Kim 100$ dolara hayır derdi ki? Ama asıl şaşırdığım çocuğun hassas düşünmesiydi. Etkilenmedim dersem yalan olurdu. Ama hayır o da diğerleri gibi aptal ve eksikti. “Adın ne?” “Daniel” “Bak Daniel bende senden defolup gitmeni istiyorum. Para falan da vermeyeceğim.” Arkamı döndüm ve hastaneye girdim. Pencereden baktığımda Daniel gidiyordu. Doğruca doktorumun yanına gittim. Hemen ilaçlarımı verdi. Oraya kapatıcı sprey sıktı. 2-3 tane özel yarabandı yapıştırdı. İşlem tamamdı. Birkaç kere beni azarlamaya çalıştı ama izin vermedim. O kim oluyordu ki? Aptal bir doktor parçasıydi sadece. İşlerim bittikten sonra arabama bindim. Ama anahtarları Daniel’de unutmuştum. Tam inecektim ki birisi kolumdan tuttu. Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Ben hiçbir şeyden korkmazdım.Arkamı döndüğümde Daniel’i gördüm.Elinde arabamın anahtarı vardı. Elinden aldım. “Hemofili olduğunu bilmiyordum.” Gözlerim şaşkınlıktan açılmış bir şekilde Daniel’e döndüm. Sonra hemen kibirli surat ifademi aldım. Yalanlama zamanıydı. “Sen neyden bahsediyorsun? Ben hemofili falan değilim.” Sensin hemofili aptal şey. Nereden öğrendi ki bu ? “İnkar etme, hemofili olduğunu biliyorum, ben-” “Beni iyi dinle Dan. Okula yeni geldin beni tanımıyor olabilirsin tamam ama insanların özel hayatlarına burnunu sokmamayı öğrenmelisin. Ama merak etme bunun bedelini fazlasıyla ödeyeceksin.” “Sende insanların sözünü kesmemeyi öğrenmelisin. Hem merak etme kimseye söylemeyeceğim. Sırrın benimle güvende olacak.” Bir şey söylemem fırsat bırakmadan arabadan indi. Arkasından bende indim. Hızlıca yürüdü. Tam o sırada taksi geçiyordu. Ben ona yetişemeden arabaya bindi. Binmeden önce bana baktı ve göz kırptı. Endişelenmem gerektiğini biliyordum ama nedense içimden sadece eve gidip yemek yemek geliyordu. Daniel’e neden bu kadar güveniyordum cidden hiç bilmiyordum. Ama ona bunu ödetecektim. Ne olursa olsun. *-*-*-*-* Sabahları uyandığımda genelde gülümserdim. Ama bu sefer suratım asıktı. Rüyamda Daniel’i görmüştüm. Dün ki yaşadıklarım biliçaltıma fazlasıyla yerleşmiş olmalıydı. O çocuk kimdi ki rüyama girebiliyordu? Sadece simsiyah gözleri, hafif sarı sağınık saçları ve kendini beğenmiş ama aynı zamanda centilmen olan aptal çocuğun tekiydi. Rüyamın etkisinden çabucak sıyrılıp kıyafet odama gittim. Her zaman ki gibi mükemmel bir şekilde odadan çıktım. Saç makyajı tamamlayıp kahvaltıya indim. Annen, babam ve Adrian beni bekliyorlardı. Adrian “Sonunda gelebildin. Açlıktan ölmek üzereydim.” “Ölseydin keşke. Çokta umrumda olmazdın açıkçası.” Annem bana kızan gözlerle bakıyordu. “Elizabeth Adelia Goldwyn sözlerine dikkat et. O senin ağabeyin.” Omuz silktim. Umrumda bile değildi. Ağabeyimmiş. O da ağabey gibi davransın o zaman. Hızlıca kahvaltımı ettim. Garaja doğru yürürken babam arkamdan seslendi. “Elizabeth!” Elizabeth isminden nefret ediyordum.Koskoca Adelia ismine ne olmuştu sanki onunla çağırsaydı ölür müydü? “Adelia baba, biliyorsun Elizabeth ismini sevmiyorum.” Babam umursamadı. Onun bu huyunu hiç sevmiyorum. Gerçi ben babamı sevmiyorum ki zaten. Herneyse “Dün doktorun aradı. Parmağın kesilmiş. Bunu neden bize söylemedin. Onu geçtim. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin?” Babam her zaman ki babamdı işte. “Sanki çok konuşuyoruz da bana neden söylemedin diyorsun. Hem size bir şey söylemek zorunda falan değilim.Ayrıca çocuğun biri neredeyse üstüme çıktı elimdede kağıtlar vardı. Elimde küçük bir kesip oluştu. Hem bundan sanane.” Babam kıpkırmızı oldu. “Ne demek sanane? Ben senin babanım.” “Haklı olabilirsin tabi. Gerçi sen zaten anca kızmayı bilirsin. Hoşça kal baba. Bir daha parmağım kesilirse o zaman görüşürüz.” Hiç bir şey olmamış gibi arabama bindim. Bu sefer üstü açık olanı tercih ettim. Saçlarım rüzgarda savrulacaktı. Müziği son ses açtım. Yollar benimdi.
zengin bebesi, çok burnu havada sevmedim bu kızı ailesine acidim dan e acidim böyle duygu hissediyorsan ama yazdin demektir yeni bölümü heyecanla bekliyom mux
şuan farkettim ki adelia dan'a göre biraz küçük kalmış neyse siz onu hayal gücünüzle biraz daha büyültün. sürtüğün teki olsun :D Abi daniel'i evan yaptım olsun o kadar asdfg EN SEVDİĞİM HİKAYEM QNQ AYIKS OLJAN - saol set'im yerim.. qnq çok dert etme ya kısa kısa 4 bölümcük zaten ne demişler geç oldun güç olmasın **
2 bölüm üst üste okumak asdfgh abi ben bölümleri biriktirmeye çalışıyorum sevdiğim bir hikayede cohoş oluyor yerim lan dur bölüm eklyim ben yıllardır eklememişim
Tanrı sana ne istediğini sormazdı. Sen onu ister ve alırdın.
*-*-*-*-* Dolabımın önün durmuş Andrew’ i bekliyordum. Telefonu açtım ve oyalanmaya başladım. Beni bekleten tek kişi Andrew olabilirdi. O da hakkını fazlasıyla kullanıyordu. Ayrıca Tanrı aşkına bu çocuk nerede kalmıştı? Kulaklığımı taktım ve müziği son ses açtım. Beklemekten sıkılmıştım ve kafeteryaya gidip biraz atıştıracaktım. Tam sağa doğru dönmüştüm ki birisi bana çarptı. Zaten son olanlar yüzünden hala sinirliydim. Bu sefer bana çarpan bu kadar kolay kurtulmayacaktı. “Sen-” Bu Daniel’ di ve yüzü yüzümün 2 santim ötesindeydi. Sinirlendim. Bu çocuk düzgün yürümeyi bilmiyor muydu? “Sanırım yürümeyi öğrenmek gerekecek Daniel” Arkadan birisi seslendi. “Ya da senin kulaklıklarını çıkarman gerekecek.” Onu kim, hangi cüretle söylemişti? Hangi aptal? “Ne yapacağımı sana sormadığıma göre şimdi toz ol!” Kimin söylediğini bilmiyorum ama etrafımızda oluşan kalabalık azalmıştı. Sinirli olduğum zaman insanlar benden kaçıyordu. Elbette. Ben o sinirli bakışlarımı atarken Daniel ellerimi ellerinin içine aldı. İnceliyordu. İncelemeyi bitirdikten sonra bana daha önce hiç görmediğim o mükemmel gülümsemesiyle baktı. Gamzesi vardı. Gerçi onu daha önce gülerken görmemiştim. Her neyse. Yutkundum. “Temiz. Bu sefer kan dökülmedi ha?” Hala gülümsüyordu. “Aynısının bir daha tekrarlanabileceğini aklından bile geçirme. Eğer olsaydı seni yaşatmazdım emin ol. Ayrıca şakası bile komik değil.” Suratı asıldı. Ama hala ellerimi tutuyordu ve elleri sıcacıktı. “Hey tamam sadece küçük bir şakaydı. Önceki konuşmalarımızın çoğu senin tehditlerin, emirlerin ve benim özürlerimle dolu olduğu için biraz farklılık olsun istedim.” Omuz silktim. Önceki konuşmalar-mış mış. Sanki bundan sonra çok olacakmış gibi. Ellerimi elinden çektim ve kolunu kavrayarak onu koridorun köşesine çekiştirdim. “Bak Daniel dışarıdan nasıl göründüğüm umurum da değil ama ben pek sıcakkanlı birisi değilimdir ve sen sınırlarımı zorluyorsun. Ayrıca hastalığım hakkında bir daha hiç bir şey duymak istemiyorum. Eğer öyle bir şey olduğunu duyayım sana acı ne demek yeniden öğretirim. Anladın mı?” Daniel hiç korkmuş gibi görünmüyordu. “Demek bu okulun soğuk kraliçesi sensin. Peki. Kimseye söylemezdim zaten. Ama şunu unutma insanların kalbini kırarak değil onlarla gülerek hayattan zevk alırsın. Belki de lanetler okumayı artık bırakmalısın. Sana hayattan zevk almayı öğretebilirdim ama sanırım bunun için çok geç kalmışım.” Bunları dedikten sonra hemen gitti. Daniel’n son dediklerini düşünüyordum. Bunlar gerçek olabilir miydi? Daha önce kimse bana böyle şeyler söylememişti. Kimse kendinde o hakkın bulmamıştı. Yada cesareti. Kendimi onun saçmaladığına inandırmaya çalışıyordum. O kimdi ki bir anda gelip benim o asla kırılmaz egomu bir anda paramparça etmeye çalışırdı? Ben bunları düşünürken birisi omzuma dokundu. Daniel olduğunu düşünüyordum. Sevinmiştim. Çünkü benim bir şeyler söylememe fırsat bırakmadan gitmişti. Şimdi benim sıramdı. Ama ya yanılıştım. Gelen Daniel değildi. Gelen Andrew’di. “Ne oldu prenses çok düşünceli görünüyorsun?” O an ona her şeyi anlatmak istedim. Ama yapmayacaktım. O beni mükemmel olarak bilmeliydi ve hep öyle kalacaktı. “Bir şey olmadı. Eee nereye gidiyoruz yemeğe?” Andrew elimi tuttu ve beni arabasına doğru sürüklemeye başladı. “Sürpriz prenses ve emin ol bu süprizimle aklımdaki her şey uçup gidecek.” Gülümsemeye çalıştım. Umarım cidden aklımdaki her şey uçup giderdi. Sanırım buna ihtiyacım vardı.
saolasın kankam sende olmasan zaten asdfgh devam etmeyi düşündüğüm tek hikayem bu zaten sonunu bile tasarladım asdfg of amk okuyup yorum yapında bari bitireyim bunu belki büyüyünce kitabını yazarım o derece seviyom bunu neyse ben bölüm yazayım yeni hüzünlendim bir anda
hazel doktor glyorr açılın yol verin amk bu kıza asdfgh yahu ekşın diğer adımıızz siz finali görün - keşke finale kadar yazsam şu hkayeyi- abi çok manyak lan