- Reason&. demiş ki:
- Oha yerim yaz tabi nasıl sevinirim, şuan geç okudum ama toplu aile yemeği vardı özür dilerim <3
O Liam'ın tipini yerim yerim yerim yerim, dudaklara bak pembe dudak :K5
Yüzüme yayılan o aptal gülümsemeyi durduramıyordum.
Şuan cidden böyleyim. :M
"Ah, neden olacak? Giyimini çok beğeniyor, nereden alışveriş yaptığını öğrenmeye çalışıyor bence."
Ahahah :kihkihkih:
Berly kankam en birinci kankam :sırıtankız:
Pembemsi dudaklarına kaçamak bakışlar attığım son sahne.
Cidden, dudakları kadar güzel bir şey yok sanırım.
"Liam?"
"Merhaba Anis."
Bebeğim :D
Asker desenli montumu alıp evden çıktım.
Rihanna'm aklıma geldi, aşkım ağğ:
Montumdaki son düzeltmeleri yapıp başımı kaldırdığımda onu gördüm: Pembe Dudak'ı.
Vay canına! İşte şimdi çok heyecanlı olacak! <3
Aşkım harika yazıyorsun, seni çok seviyorum. Okurken benden mutlusu yok,
tekrar tekrar aşık oluyorum peme dudağa :D <3 Devam et, mükemmel <3
Mutlu olman önemli zaten benim için, geç geldiği için de üzgünüm. Buyur aşkısım.
Bölüm 4-Appointment With Liam Payne"Merhaba."
O bana doğru gelirken ben olduğum yerde duruyordum.
"Merhaba."
Zorla gülümsedim. Tanrım bu çocuğun derdi neydi? Neden peşimde dolaşıyordu?
"Nasılsın?"
Anlamsızca ona baktım. Hal hatır sormak için mi peşimden gelmişti yani?
"Tamam bu biraz saçma oldu sanırım."
Kaşlarımı kaldırıp "Biraz mı?" kelimesini küçümserken Liam güldü.
"Tamam, baya saçmaydı. Sadece bir şey sormak istiyorum."
Kalp atışlarımı umursamadan başımı salladım.
"Bu gece bir şeyler yapalım mı?"
*********Sanırım bir buçuk saattir sahildeki bankta oturuyordum. En azından düzleşen arka tarafım bunun için bana çığlıklar atıyordu. Kalkıp biraz yürümenin iyi geleceğini düşünürken arka tarafım da bunu onaylıyordu. Gözlerimi devirip düşündüğüm şeylerin saçmalığını düşündüm. En azından bir buçuk saattir Liam'a verdiğim cevabı düşünmekten iyiydi.
Liam demişken; ona bir anda "Tabii." demiştim ve o gülümseyerek eve gitmişti, bizim eve. Bense şaşkınlıktan yerimden kımıldayamıyordum. Resmenbu gece Liam Payne ile randevum vardı! Liam Payne, bu gece, randevum. Aman Tanrım! Bu gece randevum var ve ben zamanımı sahilde geçiriyordum! Cebimden telefonumu hızla alırken eve doğru yürümüyor adete koşuyordum.
"Efendim?"
"Beryl!"
"Efendim Anis?"
"Neredesin?"
"Evdeyim, sen?"
"Hemen bize gelmelisin!"
"Gelemem Anis, unuttun mu misafirler?"
"Beryl misafirleriniz umurumda değil, ki söyleyeceğim şeyden sonra senin de umurunda olmayacak."
"Neler oluyor Tanrı aşkına?"
"Bu gece Liam Payne ile randevum var!"
"Ne?"
Beryl'nin attığı çığlıkla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.
"Bu harika! Hemen geliyorum!"
Telefonu kulağıma yaklaştırdığımda bu Beryl'nin duyduğum son sözleriydi, çünkü telefonu suratıma kapatmıştı.
*********"Elbiseyle rahat edemem Beryl."
"Ama bu elbise sana çok yakışıyor! Ayrıca bu bir randevu Anis, elbette elbise giyeceksin."
Eve geldiğimde Beryl ne giyeceğimi çoktan seçmişti ve geriye kalan tek şey bu elbise için yapacak olduğum eleştirilerdi. Beryl'nin nasıl evden kurtulduğu da merak konusuydu.
"Hayır giymeyeceğim."
"Ya bu evden bu elbiseyle çıkarsın ya da seni o randevuya çıplak gönderirim! Hem bu Payne'in hoşuna gidecektir."
Ben kahkaha atarken Beryl ciddi davranmaya çalışıyordu. Sonunda dayanamadı ve o da kahkaha atmaya başladı.
"Telefonun."
Gözlerimle yatağın üzerinde duran telefonu gösterince Beryl hızla arkasını döndü.
"Efendim, tamam anne, görüşürüz."
Kaşlarımı kaldırmış Beryl'e ne olduğunu soruyordum.
"Misafirlerin gelmesine son 3 saat. Kadın kronometreye döndü, gelecek olan misafirler çok önemliymiş falan."
"Kronometre ha?"
Beryl'nin yaptığı benzetmeye gülerken elbiseyi nihayet giyebilmiştim. Üstümdeki beyaz ipeksi elbise beni hem sevimli, hem çekici, hem de güzel gösteriyordu. Beryl haklıydı, bu elbise tam bir randevu elbisesiydi.
"Harika oldu!"
Beryl'nin yüzündeki gülümsemeye karşılık verirken, parmak uçlarımı elbisede gezdiriyordum.
"Saçını su dalgası yapmalıyız. Bu elbiseye en iyi gidecek saç modeli." derken orta çekmecemden maşayı çıkarıyordu. Maşayı fişe takıp gözleriyle sandalyeyi işaret etti. Bunun anlamı elbette ki, otur'du. Ona dinleyip sandalyeye oturdum.
"Nereye gideceksiniz?"
"Bilmiyorum beni evden alacağını söyledi."
"Vay canına! Çok havalı!"
Beryl bir yandan benimle dalga geçiyor, bir yandan da saçımı yapıyordu. Ben ise onu izliyordum. İnanılmaz bir güzelliği vardı. Sarı saçları her zaman dalgalı ve bakımlı olurdu, göğüslerinin hemen üstünde biterlerdi. Beryl bu saç modelini asla bozmazdı. Gözlerindeki çekicilik her erkeğin başını döndürecek güçteydi ve son olarak gülüşü. Beryl'nin gülüşüne ben bile aşıktım. En tuhafı da Beryl'nin erkek arkadaşı yoktu. Elbette teklif edenler çoktu ama Beryl, hiçbirinin teklifini kabul etmemişti.
"İşte bu kadar!"
"Teşekkür ederim!"
Parmak uçlarım bu sefer dalgalı saçlarımda gezintiye çıkmıştı.
"Pembe ruj sürmeliyiz."
"Kırmızı daha çekici olmaz mı?"
"Ama bu elbiseye pembe ruj daha iyi gider. Hem Pembe Dudak'la uyumlu olursunuz."
Beryl'nin söylediği cümleyle kahkaha atarken ona Pembe Dudak olayını ne ara anlattığımı düşünüyordum. Ayrıca bu moda ve kombine denen şeyden uzaktan yakından alakam olmadığını da.
"Gözlerini kapat."
Beryl'nin verdiği komutla gözlerimi kapattım.
"Hey o da ne?"
Gözlerimin üzerindeki hissettiğim ıslaklık beni rahatsız etmişti.
"Gerçekten mi?"
Beryl gözlerini irice açmış bana şaşkınlıkla bakıyordu.
"Biz kızlar buna eyeliner deriz Anis, artık sen ne dersin? Şu masanın üzerine bak! Adete kozmetik cenneti ve lütfen bunların çoğunu kullanmadığını söyleme bana!"
"Zaten gerek kalmadı, sen söyledin."
Gözlerini devirdikten sonra tekrar gözlerimi kapatmamı söyledi.
"Hazırım!"
"Emin misin?"
Beryl ayaklarımı işaret ettiğinde bakışlarım aslanlı panduflarımla buluştu.
"Müthiş uyum!"
Ben kahkaha atarken Beryl çoktan bana ayakkabı getirmişti.
"Pembe topuklu?"
"Evet."
Beryl tüm ciddiyetiyle ellerini göğüslerinin altında birleştirmiş bana bakıyordu.
"Ah, pekala."
Kazanmanın vermiş olduğu sevinçle ellerini çırptı.
"Son bir şey daha!"
Masamın üzerinde duran kolyemi bana doğru uzattı. Elinden kolyemi alıp, boynuma taktım.
"İşte şimdi hazırsın!"
Elime tutuşturduğu küçük beyaz çantaya baktım.
"İçinde evin anahtarları, telefonun ve makyajını tazelersin diye -ki hiç sanmıyorum maskara, ruj ve eyeliner var."
Beryl'e sarıldım.
"Seni seviyorum Beryl."
"Ben de seni seviyorum Anis."
Ondan ayrıldığımda yüzündeki ifadeden anladığım üzere bir fikri vardı.
"Bir fikrim var!"
"Biliyordum." derken kıkırdadım.
"Ne arıyorsun?"
Yatağımda oturmuş çekmecelerimi karıştıran Beryl'e baktım.
"Bunu!"
Elinde salladığı pembe kurdele şeklindeki tokaya baktım.
"Gel buraya."
Elimdeki çantayı yatağa bırakıp Beryl'nin yanına gittim. Sağdan ve soldan bir tutam saç alarak pembe toka yardımıyla aldığı saçları arkada birleştirdi. Beni kendine çevirip perçemlerimi düzelttikten sonra güldü.
"Kızım, misafirin var!"
"Liam olmalı!"
"Sakin ol Anis, hazırsın."
Beryl'e son kez sarılırken onu öpücük yağmuruna tutuyordum.
"Her yerim pembe ruj oldu, tebrik ederim."
Alayla beni alkışlarken bense gülüyordum.
"Çocuk aşağıda, hadi artık Anissark!"
"Beryl!"
Beryl çantamı yatağımdan alıp bana verirken gülüyordu.
"Bunun hesabını sonra soracağım."
Kötü bakışlarımla ona bakarken o hala kahkaha atıyordu.
"Pembe Dudak seni bekliyor!"
Gözlerimi devirip gülümsedim. Merdivenlerden inerken onu ne kadar çok sevdiğimi düşünüyordum.
AL AŞKISI, OKU DOYA DOYA NFGKLSREGFSJKEFGJK YAZIM HATAM VARSA KUSURA BAKMAZSIN ARTIK NBFHRHGEU