Merhabalar efendiiiim, yeni bölümle karşınızdayım. Biraz özet geçiyim diyorum ha? Hem hatırlamış olursunuz? Çocuklar imza günü için bizim kızların liseyi seçiyordu. Haberimiz olmadan Marissa ve Louis sevgili oluyordu. Eva tarihten A+ alınca Tyler diye bir arkadaşı ondan yardım istiyordu. Harry de onları kütüphanede görünce yanlış anlıyordu. Grace'in babası annesini aldatıyordu ve Grace buna çok üzülüyordu. Babasıyla kavga ediyordu ve babası Grace'e tokat atıyordu. Bir de aylar sonraya aldığım için kusura bakmayın, hikayeyi en baştan okudum ama tıkandım resmen. Devam ettiremedim ben de aylar sonrasından aldım.
Bölüm 7-Taboo"Ağlama artık Grace, lütfen."
"Eva yıllardır her eve geldiğinde babam geldi diye çığlık atıyordum ve boynuna atlıyordum. Ama benim babam iğrenç bir herifin tekiymiş! Lanet olsun!"
"Beraber atlatacağız Grace."
Araya giren Tess, Grace'in elini tuttu.
"Şu an seni gerçekten anlayamıyoruz çünkü başımıza böyle bir olay gelmedi."
"Ama seni anlamaya çalışacağız birtanem."
Serena'nın cümlesini tamamlayan Mar da gülümsedi.
3 AY SONRA"Bugün karne günü!"
Odama giren Tess'e anlamsız bakışlar attım.
"Lise 3'üz Tess, sevinmek için geç kalmadın mı?"
Derken yorganıma daha çok sarıldım.
"Karne günleri her zaman farklıdır. Hazırlanmadığına inanamıyorum!"
Ona kafamı yastığın altına sokarak cevap verdim.
"Hadi ama Eva!"
"Ah, lanet olsun."
Bacaklarımla yorganımı aşağıya çektim ve yatakta doğruldum.
"Bence kareli gömleğini ve siyah şortunu giymelisin."
Tess dolabımdan aldığı kıyafetlerimi üzerime fırlattı.
"Önce bi duş alsam?"
"10 dakika veriyorum."
Gözlerimi devirdim ve hızla banyoya koştum. Ben duşumu alırken size olanları anlatayım!
Grace'in anne ve babası boşandı. Grace tabii ki annesinde kalıyor. Babası yurt dışına gitti ama hangi ülke olduğunu Grace dahi bilmiyor. Aslında bunu bilmek istediğinden şüpheliyim. Grace eskisi gibi, yani olayın şokunu atlattı. En azından biz öyle zannediyoruz. Babasının ismini duymaya dahi katlanamıyor. Biz de bu konuyu açmıyoruz zaten. Çocuklara noldu diye sorduğunuzu duyar gibiyim? Hani şu 5 taş olan One Direction? Bir daha Harry ile doğru düzgün konuşamadık. Yani ben ne kadar konuşmak istesem de o benden kaçtı. Çocukları imza gününden sonra bir daha göremedik, yani ben göremedim. Liam ve Tess hala görüşüyor. Ama sadece görüşüyorlar. Kimi kandırıyorlarsa artık? Marissa ve Louis? Hala çıkıyorlar. O kadar sevimliler ki, imrenmeden edemiyorum. Niall'ın Serena'dan hoşlandığını biliyorum ama Serena'yı görmeye hiç gelmiyor. Sanırım 3 saatlik yol aralığından. E Grace'te de Zayn'i düşünecek hal kalmadı doğal olarak. Şu aptal boşanmadan sonra yeni yeni kendine geldi zaten.
"10 dakikan doldu Eva!"
"Çıkıyorum kuzen!"
Kaldığımız yerden sonra devam etsek? Tess'in sinirli halini görmek istemem de. Hatta siz de istemezsiniz.
Tess'in az önce bana fırlattığı kareli gömleğimi ve siyah şortumu giydim. Hafif bir makyajdan sonra siyah çantamı alıp siyah babetlerimi giydim.
"Sonunda!"
Tess, bezmiş bir şekilde koltukta yayılmışken kalktı ve beyaz çantasını aldı. Giydiği toz pembe elbisenin içinde çok sevimli duruyordu. Diğer günlerin aksine bugün saçını dalgalandırmıştı. Sanırım birini karne heyecanı sömürmüş durumda?
"Karne günü için fazla süslü değil misin?"
Okulu yarıladığımızda dayanamadım ve yol boyunca içimi kemiren soruyu sordum.
"Karne günü mü? Karne günü heyecanımı odana girer girmez sömürdün, Eva. Hem biraz da şey için süslendim.
"Şey?"
Meraklı gözlerle Tess'i süzüyordum.
"L-"
"Kızlar!"
Serena bize seslendiğinde bakışlarımı Tess'ten alıp Serena'ı aradım. Tam karşımızda el sallamış 3 kız görüyordum: Serena, Harmonie ve Grace.
"Hey, Mar nerede?"
"Lou bırakacakmış."
"Niall da gelecekmiş."
Serena heyecandan dudağını kemirmeye başladığında kıkırdadım.
"Lütfen toplanın çocuklar."
Bay Cook mikrofona doğru konuşmaya başladığında sıkıcı bir törene karşı kendimi hazırlıyordum. Nasıl mı? Yanaklarımı şişirip oflayarak.
*********"Nerede kaldı bunlar?"
"Kimler? Tanrı aşkına Tess, 15 dakikadır kimi bekliyoruz?"
Siyah çantamı bırakarak ellerimi iki yana açıp isyanımın desteklenmesi sağladım.
"Liam'ı."
"Peki ben neden bekliyorum?"
"Onunla yalnız kaldığımda utanıyorum."
"Çocuk seni öpmek istese bile öpemeyecek."
"Ne alaka?"
"Peşinizde dolaşan bir süs köpeği olacak."
Kendimi süs köpeğine benzetmek iyi bir fikir değildi sanırım?
"Aslında sadece Liam olmayacak."
"Başka kim olacak? Serena Niall ile, Mar Lou ile, Grace de erkenden eve gitt- Aa, Zayn mi?"
"Aslında ha-"
Tam yanımızda duran siyah Range Rover Tess'in lafını tamamlamasına izin vermemişti.
"Merhaba Liam."
"Merhaba Tess."
Liam ve Tess birbirlerine sarılırken gözlerim arabadan inen çocuğa kaydı. Bu oydu. Bu Harry'di! Aman. Tanrım!
"Merhaba, Eva."
Kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım ve artık ona bir cevap vermem gerektiğini fark ettim.
"Merhaba, Harry."
"Uzun zaman oldu ha?"
"Evet, gerçekten uzun zaman oldu."
"Ee, napıyoruz?"
Liam bize seslenirken olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum. Napıyoruz derken? -ruz? Dördümüz mü? Neden dördümüz takılıyoruz ki? Ayrıca ben bu halimle Harry'nin yanında daha ne kadar durabilirim ki? Çocuklar gittiğinde hatırlat kuzen: Seni öldüreceğim!
"Ben, eve gitsem iyi olacak."
Kekelememeye çalışırken gözlerimi yere dikmiştim.
"Hadi ama Eva, bugün dördümüz bir şeyler yapacağız! Bozma planı."
"Plan? Benim bu plandan neden haberim yok peki sevgili kuzenim?"
"Dün aradığımda telefonun meşguldü."
"Tyler'la-"
"Ah, tabi."
Sözümü kesen Harry'e baktım. Derin bir nefes verirken kafasını yana doğru çevirmişti. Ne yani sinirlenmiş miydi? Sessiz konuşmuştu ama duymuştum. Bence duymuştuk.
"Her neyse, bizimle geliyorsun o kadar."
*********"Hadi ama Niall!"
Serena Niall'ın dudaklarından çıkan kelimeye göre anlatmaya çalıştığı kelimeyi bulmak için sabırsızlanıyordu. Doğru tahmin: Tabu oynuyoruz!
Bugün gerçekten çok eğlenmiştik, önce yemek yeyip sonra lunaparka gitmiştik. Harry'le aramızda ne olduğunu çözemiyordum ama onunla hem eğleniyordum hem de yanındayken utanıyordum.
Saat gecenin ikisi ve biz Gracelerde toplanmış tabu oynuyorduk. Grace'in annesi kız kardeşine gidince e biz de haliyle fırsatı değerlendirdik.
"Pas!"
"Ah, Niall gerçekten mi? Bu pas dediğin 5. kart?"
"Aklımı karıştırma Serena! Anlatmaya çalışıyorum!"
"Bundan emin değilim Horan."
Serena'nın lafı üzerine hepimiz kahkaha attık.
"Bu oyun çok sıkıcı!"
Niall kartları fırlatıp arkasına yaslandı.
"Hayır, sadece sen oynayamıyorsun adamım."
Harry kartları yeniden eline alıp süreyi işaret etti.
"Süreniz bitti! Şimdi sıra bizde, kim anlatıyor?"
"Sıra Eva'da."
Tess beni işaret ederken Liam'ın omzuna biraz daha yaslandı. Ona içimden lanetler okurken Harry'nin elinden kartları aldım. Benim grubumda olan Liam, Tess, Harry ve Grace'e döndüm. Karşı grupta olan Louis yanıma gelip yasak kelimeleri söyleyip söylemeyeceğimi kontrol edecekti. Yine karşı grupta olan Serena ve Niall birbirlerine sarıldılar ve gülüştüler. Mar da süreyi kontrol edecekti.
"Ben kontrol ederim Lou."
Louis kafa sallayıp Zayn ile yer değiştirdi.
"Süre başladı!"
Evet, bir bakalım. Kelimemiz: aşk. Gerçekten mi? Tam benlik.
"Ee-"
Tam kalpten bahsedecekken yasak kelimeler listesinin başında yer aldığını gördüm.
"Pekala. Mar ve Lou arasında olan şey ne?"
"Sevgililik?"
Anlamsız bakışlarla Tess'e baktım.
"Ne? Bir şeylerden yola çıkmak lazım."
"Hadi ama!"
Gruptakiler o kadar saçma şeyler söylemişti ki sıkıntıyla bağırdım. Şebeklik diyen bile vardı. Tabii Mar bunun altında kalır mı? Bunu diyen Grace'in saçlarını karıştırdı. Grace bundan pek hoşlanmazdı da.
"Aşk."
Sevinçle bunu söyleyen kişiye baktım. Harry'di. O kadar derin bakıyordu ki, konuşamıyordum.
"Doğru!"
Zayn beni tekrar hayata geçirmek istercesine koluma dokundu.
"Doğru bildi, Eva. Artık kart değiştirsen?"
"Sen kimin tarafındasın dostum?"
Marissa'nın saçlarıyla oynayan Louis alaylı bir ses tonuyla Zayn'e seslendi.
"Tamam, değiştiriyorum!"
Tekrar merhabalar. Bu bölümümüzde bu kadar. Geçiş bölümü gibi bir şey oldu, sıkabilir yani. İlerleyen bölümlerde hepinizin aşkını anlatacağım, sakin olun yani. Neysem, umarım beğenirsiniz. Bu arada sizi çok özledim! O müthiş yorumlarınızdan biraz alabilir miyim?