Bölüm 10-Nihayet"Hadi artık gidelim, yoksa geç kalacağız."
Okul kravatını takan Selen'e baktım. Daha sonra da Ediz'e. Selen de bakışlarımı takip etti ve tekrar bana baktı.
"Bence konuşmalısın."
Mert ve Berk önden yürümeye başlamıştı.
"Hazır değilim."
"Hiçbir zaman hazır olmayacaksın. Okulda kendi kendini yiyeceğine, şimdi Ediz'le konuşup hallet şu işi."
Edizlerin oradan geçerken Selen beni o tarafa doğru itti. Mert ve Berk şaşkınlıkla bakarken Selen onları sırtlarından iterek yürütüyordu. Ediz ise başını eğerek gülmüş ve ellerini cebine koyarak yanıma gelmişti.
"Özür dilerim."
İki dakikalık sessizlikten sonra konuşan o olmuştu, konuşması gereken de oydu zaten.
"Gerçekten özür dilerim. Bana ne olduğunu bilmiyorum Ada, sana öyle davrandığıma inanamıyorum."
"Sarhoştun."
"Evet, bu bir bahane sayılmayacak belki ama sarhoş olduğum için sana öyle davrandım sanırım. Yoksa sana öyle davranmayacağımı biliyorsun."
"Artık bilmiyorum, yani artık seni tanıdığımdan bile şüpheliyim."
"Ada, lütfen."
Ses tonu o kadar sıcak geliyordu ki, şu an ona deli gibi sarılmak istiyordum.
"Ediz, sonra konuşsak? Okula geç kalıyorum."
"Tamam, okul çıkışında burada bekleyeceğim."
"Neden okula gelmiyorsun?"
"Beni affetmenin yollarını bulmalıyım."
Gülümsediğimde dudaklarının kıvrıldığını gördüm.
*********"Ada?"
Kantinden kahve alırken adımın söylenmesiyle arkamı döndüm.
"Efendim Cenk?"
"Naber?"
"İyi sen?"
"Bana da bir kahve." dedikten sonra tekrar bana döndü. "Ben de iyiyim."
"Bahçeye çıkalım mı?"
Kahvelerimizi almış kantinden çıkarken sunduğu fikirle yüzümü buruşturdum.
"Dersim var."
"Ekemez misin?"
"Ben uslu bir kızım Cenk."
"Sen?" dedikten sonra kahkaha attı. Sanırım kimseyi uslu bir kız olduğuma inandıramayacaktım.
"Kes şunu, ben gidiyorum." derken kıkırdıyordum.
"Görüşürüz."
El sallayarak karşılık verdim ve sınıfın yolunu tuttum.
"Mısra'ya laf atıyorsunuz ama ondan kalır bir yanınız yok."
Merdivenlerde benimle beraber yürüyen Ceren'e baktım.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Hem Cenk, hem Ediz. Eğlenceli olmalı."
"Kes sesini Ceren, sana bir şey açıklamak zorunda değilim."
"Evet, zorundasın. Madem Cenk'le ilgileniyorsun, Ediz'i rahat bırak."
"Buna sen mi karar veriyorsun?"
"Ada."
Arkamı dönünce Berk'le karşılaştım. Soran gözlerle ona baktım.
"Bir gelsene."
Ceren'e sert bir bakış attıktan sonra Berk'in yanına gittim.
"Sorun ne?"
"Sorun Selen."
Anlamsızca ona baktım.
"Aslında sorun, Selen ve ben."
"Konuş artık Berk."
"Ondan hoşlanıyorum!"
"Nihayet!"
"Söylediğime inanamıyorum!"
Elimdeki kahveyi merdivene bırakarak alkışlamaya başladım.
"Sağolun, sağolun. Beni sizler yarattınız." deyip etrafı selamlıyordu.
"Ee, Selen'e ne zaman söyleyeceksin?"
Merakla Berk'e baktım.
"Bilmiyorum, aslında senden yardım almayı düşünüyordum."
Merdivendeki kahvemi alıp içtikten sonra Berk'e baktım.
"Ne yardımı?"
"Ona açılırken yapacağım sürpriz için."
"Selen romantik şeylerden hoşlanır."
"Bir yemekte açılabilirim yani?"
"Romantik şeyler ama sıradan şeyler değil."
Yüzünü buruşturdu.
"Ne yapabilirim ki?"
"Bunu sen düşün Sarı Çocuk."
"Çok gıcıksın." derken bana yetişmiş ve beraber sınıfa doğru yürümeye başlamıştık.
*********"Ada, sana diyorum."
Matematikçinin adımı seslenmesiyle -ki bence Selen'in dirseğini boşluğuma geçirmesiyle başımı kaldırdım.
"Buyurun hocam."
"Ah, canım. Nasılsın diyorum, moralin bozuk gibi?"
"İyiyim hocam, bir şeyim yok."
"O zaman soru seni bekliyor tatlım."
Oflayarak yerimden kalktım ve tahtaya doğru ilerledim. Matematik tek yapabildiğim dersti ama ben elimde tebeşirle beraber anlamsızca tahtadaki sayılara bakıyordum.
"Bakışmanız bittiyse soru, Ada."
Bu kadına ne olmuştu böyle? Son hatırladığımda oldukça sevimli biriydi. Ah, sanırım son sınavında kurduğum geniş çaplı kopya planından dolayı böyleydi.
"Otur yerine Ada, seni yok yazmadığım için şanslısın. Dersi dinle."
Tebeşiri yerine bırakıp yerime doğru yürürken Ceren ve Mine'nin bana bakarak aptalca sırıttığını fark ettim. Ben de onlara sırıtıp Matematikçiye döndüm.
"Hocam, Ceren soruyu yapabileceğini söyledi."
Bakındığı kitaptan başını kaldıran Funda hoca şaşkınca Ceren'e baktı.
"Sen mi Ceren? O zaman tahtaya gel bakalım."
Ceren ayağa kalkarken ben de tüm sevincim ile yerime oturuyordum. Selen bana bakıp "Az değilsin." derken, arkamızda oturan Mert ve Hazal da bana bakıp alkışlıyorlarmış gibi yapıyorlardı. Kıkırdadım ve soruyla cebelleşen Ceren'e baktım.
"Yapmak istediğin sorularda böyleysen, istemediklerini düşünemiyorum Ceren."
Funda hoca cümlesinin ardından Ceren'e sırasını gösterirken tüm sınıf kahkaha atıyordu. Ceren sırasına giderken bizim gruba hiç bakmamış, hızlı davranıyordu.
*********"Bilmiyorum Selen."
Arka bahçedeki banklardan birinde Selen'le otururken konumuz yine Ediz'di. Onunla tanıştığımdan beri konumuz hiç güncellenmiyordu zaten.
"Ne hissediyorsun?"
"Ediz'den hoşlanıyorum, bunu inkar edemem. Ama dün gece yaptığı çok acımasızcaydı. Cenk'e yardım etmek istiyorum ama bağlanmasından korkuyorum. Yani ona karşılık verdiğimi zannedecek ve bu sefer beni hiç rahat bırakmayacak. Ayrıca Ediz'in Cenk'ten nefret ettiğini biliyorsun, Cenk yüzünden Ediz'in benden uzaklaşmasını da istemiyorum."
"Ediz'le konuş ve şu konuyu halledin. Cenk ben de."
"Anlamadım?"
"Cenk'in sorunlarıyla ben ilgilenirim diyorum."
"Gerçekten mi?"
Kafasını salladığında elimdeki kahveyi yere fırlatıp boynuna atladım.
"Teşekkür ederim Selen!" diye haykırırken hala ona sarılıyordum.
*********"Aptal anahtar!"
Dayanamayıp çantamı yere boşalttım ama anahtarım hala yoktu. Tesadüfe bakın ki, annem de Bora'yı alıp alışverişe gittiğini mesaj atmıştı.
"Bunu mu arıyorsun?"
Hızla arkamı döndüm ve elinde aslanlı anahtarlıktan tanıdığım anahtarımı sallayan Ediz'e baktım.
"Onun sende ne işi var?"
Alt dudağını büküp bilmediğini anlatmaya çalışırken hala şaşkınca ona bakıyordum.
-BU NASIL BİR BÖLÜM, CİDDEN HABERİM YOK AMA UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BİR DAHA Kİ SAYFADA YENİ BÖLÜM! YAZIM HATAM VARSA, ÜZGÜNÜM. İYİ OKUMALAR! BİR DE TANITIM GÜNCELLENDİ, İLK SAYFAYA BAKARSANIZ SEVİNİRİM. AYRICA SETAŞKIM KARAKTER YARDIMI İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM!