Bölüm 3-Korku"Demek 2 yıl önce geldiniz."
"Evet ve bu ev taşındığımız 5. ev."
"Şaka yapıyorsun?"
"Yapmıyorum."
Oturduğumuz bankta ellerini yana doğru açarak güldü. Daha sonra kahvesini yudumladı. Ben de elimdeki kahveden bir yudum aldım ve dudaklarımı emdim. Kahve içmenin en sevdiğim tarafı buydu. Kahvenin dudaklarımda bıraktığı tat, nefisti.
"Peki şu an taşındığınız ev nerede?"
"Yanınızdaki villa."
Az önce sorduğum sorudan sonra kahvemden bir yudum almıştım, aldığım cevap karşısında kahveyi yutarken zorlanmış ve hatta kahve boğazımı yakmıştı.
"Gerçekten mi?"
"Evet." diye gülümsedi.
"Sizi neden taşınırken görmedim?"
Şaşkınlıktan ne sorduğumu dahi bilmiyordum.
"Bugün taşınıyoruz. Yani şu an eşyalarımız eve taşınıyor bile olabilir."
Yani yanımdaki Tanrısal varlıkla belki de seneler geçirecektim? Aman Tanrım!
"İyi misin?"
"Evet." İçimden kekelemediğim için kendimi kutluyordum.
"Hey, Ediz!"
Sesin geldiği yöne baktığımızda Berk'in sınıfın camından bize doğru el salladığını gördüm. Ya da sadece Ediz'e.
"Basketbol seçmeleri bu teneffüs, hadi dostum!"
"Ah, lanet olsun." Laneti sanırım Berk'e okuyordu. Sonuçta ona bakıyordu. Üstüme alınmalı mıydım?
"Çok özür dilerim. Ama takıma girmek istiyorum."
"Sorun değil. Git hadi!"
Gülümsedim ve elinden kahvesini aldım. Gülümsedi ve koşmaya başladı.
"Bunu telafi edeceğime söz veriyorum Güzellik!"
Tam okul kapısının oradan bana bağırıyordu ve güzellik? Ben bunları düşünürken Ediz, çoktan okula girmişti.
*********"Hadi dostum, buradayım!"
Spor salonunda seçmeleri izlerken Cenk'in Berk'e bağırdığını duyuyordum. Buraya nasıl mı geldik? Tesadüfe bakın ki dersimiz beden! Beden öğretmenimiz -ki biz kızlar ona Sarışın Tanrı diyoruz, bizi spor salonuna getirdi. Çünkü seçmeleri o organize ediyordu.
"İşte bu!"
Berk'le Cenk gövdelerini birbirine vururken Selen'le kahkaha attık.
"Biraz tezahürata ne dersiniz kızlar?"
Sarışın Tanrı bize doğru seslenirken gözlerimi Ediz'den alıp ona çevirdim.
"Teşekkürler ama biz böyle iyiyiz Sa-"
"Evet, iyiyiz hocam."
Selen sözümü keserken yaptığım hatayı fark edip çaktırmamaya çalışırken gülümsedim.
"Pekala, çok sıkıcısınız. Ada? Geçen sene yaramaz bir kızdın. Neler oluyor sana?"
"Bu sene çok uslu durmam gerekiyormuş, emir büyük yerden hocam."
"Müdür Bey?"
"Ta kendisi."
Güldü ve maçı izlemeye devam etti.
*********"Evet beyler, hepiniz çok iyiydiniz. En azından birçoğunuz. Seçmelerin sonucunu yarın 3. dersten sonra duyuru panosunda bulabilirsiniz. Bazılarınızın cidden büyük hataları var, bunu değerlendirirken göz önünde bulunduracağım elbet. Şimdi duş alabilirsiniz."
Sarışın Tanrı sözünün bittiğini belli edercesine onlara duş kabinlerini gösterdi.
"E hadi gidelim o zaman."
"Tamam, hem sana anlatmam gereken şeyler var."
"Neymiş bunlar?"
Selen'in imalı ses tonu yine devredeydi. Kıkırdadım ve dudak büktüm.
"Bana bir kahve ısmarlarsan anlatabilirim sevgili arkadaşım."
"Hadi kantine o zaman koca bebek."
Oturduğumuz yerden kalktığımızda bize doğru gelen Mert, Ediz ve Berk'le karşılaştık.
"Nereye?" derken kaşlarını kaldırmıştı Mert.
"Kantine, siz de duştan sonra gelirsiniz."
"Tamam, orada görüşürüz."
Mert ve Selen biz orada değilmişiz gibi konuşuyorlardı. Bu ister istemez gülümsememe yol açtı.
Spor salonundan çıkıp kantine doğru yürürken Selen oflamaya başladı.
"Noluyo yine?"
"Berk çok şeker abi. Hele maçtan sonra üstündeki tişörtü çıkarttığında. Allah'ım, o kaslar?!"
"Sak-"
"Merhaba kızlar."
Lafımın bölünmesiyle kaşlarımı çattım ve sesin geldiği yöne baktım. Mısra ve civcivler arkamızdaydılar.
"Ne istiyorsun Mısra?"
Selen'in ses tonundan sinirli olduğunu anlamak pek de zor değildi.
"Berk'i tatlım."
"Anlamadım?"
Selen kaşlarını kaldırarak Mısra'ya baktı.
"Berk'ten hoşlandığını biliyorum. O kadar acemisin ki çocuğa bakışlarından bunu belli ediyorsun."
"Ah, eline su dökemeyiz sonuçta."
Selen verdiğim cevaba güldü.
"Seninle bir sorunum yok Ada, olmasını istemiyorsan karışma."
Suratındaki sahte gülücüğe aldırmadım.
"Ya istiyorsam?"
Verdiğim cevaptan sonra onun gibi suratıma sahte bir gülüş yerleştirdim.
"Bırak şunu Ada."
Selen beni çektiğinde az önce Mısra'yla burun buruna olduğumuzu yeni fark etmiştim.
"Berk benim oltama takıldı güzelim, o çocuğu rahat bırak."
"Bunu sen denesene?"
Selen'le yürürken Mısra'nın söylediği son cümleye cevap vermek Selen'i rahatlatmış olmalıydı.
*********"Beni kandırmıyorsun değil mi?"
"Tabii ki hayır Selen."
Kıkırdadım ve ağzıma bir tane çizi attım.
"Sana güzellik mi dedi yani?"
"Neden bu kadar şaşırdın? Güzel değil miyim?"
Dudaklarımı büktüğümde kahkaha attı.
"Tabii ki güzelsin bebeğim ama bu kadar erken olması, şaşırdım yani."
"Altı üstü güzellik dedi, abartma Selen."
"Ah, tabi ben abartıyorum zaten."
Güldü ve kahvesini içmeye devam etti.
"Merhaba bayanlar."
Ediz, Mert ve Berk yanımıza gelip başka masadan sandalye çektiler.
"Beyler kahve?"
"Sağol dostum, ben istemiyorum."
Mert kahve istemeyen Berk'ten bakışlarını Ediz'e çevirdi.
"Olabilir."
Mert kafasını sallayıp kantine doğru ilerledi.
"Cenk çok iyi oynuyor, onu kesinlikle alacak takıma."
"Cenk eski kaptan, yani geçen senenin kaptanı."
Nedense açıklama gereği duymuştum.
"Ve Ada'nın hayranı."
"Kapa çeneni Selen."
"Gerçekten mi?"
Bakışlarımı Ediz'e çevirdim. Ses tonu biraz farklıydı. Sanki ses tonunda şey vardı; korku?
AY BEN BU BÖLÜMÜ ÇOK SEVDİİİİİİM, ÇÜNKÜ BASKETBOL VAR! Ayrıca yazım hatalarım varsa kusura bakmayın, düzeltecek vaktim gerçekten yook.